KÜFEKİ TAŞI Kireç Taşı oluşumudur tarihi olarak İstanbul Taşı veya Bakırköy taşı olarak da bilinir.Osmanlılarda Özellikle Mimar sinan döneminde tüm abide eserlerde küfeki taşları kullanılmıştır Küfeki Taşları Ocaktan ilk çıktıgında çok kolay işlenir zamanla havanın karbonu ile küfeki taşı kimyasal dokusu degişime ugrar ve sertlaşme başlar zamanla çivi çakılmaz denen bir yapıya ulaşır Osmanlılar döneminde en büyük ocaklar bugünkü bakırköy de iken günümüzde ise Sazlı bosna -istanbul ocaklarında üretim yapılmaktadır Ayrıca trakya bölgesi vezir köprü civarında bej renk hakim oldugu bej küfeki ve süloglu bölgesinde delikli sert dokuda bazı camilerde ve zeminlerde kullanılan musellem küfekisi ocakları vardır Küfeki Taşı, deniz kabuklarının, çoğunlukla da küçük istridye kabuklarının oluşturduğu bir istiridye kalkeridir. En önemli özelliği doğadan çıktığı anda her türlü işleme uygun olması ve kolay işlenmesi; havayla temastan sonra havadaki karbondioksit’i bünyesine alarak sertlik, dayanıklılık ve güç kazanmasıdır. Mimar Sinan’ın özellikle İstanbul’daki eserlerinde kullandığı bu taş aynen beton gibi ocaktan çıkarıldıktan kullanıldığı süreye kadar geçen zaman içinde havadaki karbondioksit ile tepkimeye girerek karbonatlaşma sonucunda tüm mekanik büyüklüklerini belirgin ölçüde arttırır. Taşın içindeki mekanik büyüklükler artarken yapısındaki boşluklar azalmakta dış etkenlere karşı dayanıklılığı artmaktadır. Bu yüzdendir ki, Bizanslıların Ayasofya ve Yukarıkapı Surları inşası ile Osmanlı döneminde Süleymaniye Külliyesi’nin yapımından bu yana İstanbul estetiğini oluşturan tüm yapıların içinde ve dışında daima temel taşı olmuştur.